"İnsan en az üç kişidir. Kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta
yaşayan üçüncü. En sahicisi de bu üçüncüdür. Olmak istediğin kişiden
kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana
benzeyen. Ne kendin kadar huzursuz ne de olmak istediğin kişi kadar
hayalidir o. Yine bu yüzden iki insanın birbirine âşık olması en az altı
kişi arasında geçen bir hadisedir. Hangi kişiliğinin hangi kişiliğe,
hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi
unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın."
Emrah Serbes
Aure Entuluva
23 Nisan 2012 Pazartesi
20 Nisan 2012 Cuma
Yine Üstad Yine Şaheser
kan var bütün kelimelerin altında
işte o kandır senin gülüşün
sızmıştır hayatın derinlerine
siyahtır orda kırmızıdır
daldan dala atlar
sever çocuklara anlatılan masalları
ama iş savunmaya gelince
yalnız alevi savunur
ve güneşin solmaz çekirdeğini
yalnız doruklarda
umulmadık bir gün olabilir bugün
kan var bütün kelimelerin ardında
işte o kandır senin gülüşün
sızmıştır hayatın derinlerine
siyahtır orda kırmızıdır
daldan dala atlar
sever çocuklara anlatılan masalları
ama iş savunmaya gelince
yalnız alevi savunur
ve güneşin solmaz çekirdeğini
yalnız doruklarda
umulmadık bir gün olabilir bugün
kan var bütün kelimelerin ardında
6 Nisan 2012 Cuma
Pink Floyd'a Giriş
Pink Floyd'la tanışmam 17. yaşıma tekabül ediyor. Tanıştıktan sonra bu gruba tapışım ise, bir ömre tekabül olacak. Grubun en sevdiğim yanı; her şarkısında ayrı bir tat, ayrı bir başkaldırı bulabilmek. Beni onlarla tanıştıran şarkı tabii ki de ''Another brick in the wall'' oldu. Zaten melodisi ilk kez dinleyenlere bile yabancı gelmez bu güzelim şarkının. Çünkü mutlaka işitmiştir orada burada, fenomen olmuş bu şarkıyı. Ben de okulda hep bu şarkıyı dinler, okula olan nefretimi dışa vururdum. İlk kez keşfettiğim de bu parçayı, okulun her bölgesinde yankılattım sesimle isyankar sözlerini. Nedense bir de bu şarkıyı her dinleyişimde, pis bir tebessüm konardı dudaklarıma. Ben de hiç ayak diretmez, o pis sırıtışın dudağıma konuvermesine izin verirdim. Yine böyle bir anda, koridorda tek başıma oturup bu şarkıyı dinlerken. Din hocası bana yaklaşıp ''Ne o çok mutlusun!'' demişti. ''Kulağımda Pink Floyd'un 'Another brick on the wall' şarkısı çalıyor da ondan.'' cevabıyla karşılaşınca sırıttı o da benim gibi. Bu şarkıyla okul döneminin sert yıllarında tanışmam ve beni Pink Floyd'la tanıştıran parça olması değerini tabii ki artırıyor. Aşağıda bulunan şarkıyı henüz dinlememiş olan varsa yuh onlara! Çabuk aç o videoyu kardeşim. Çok şey kaybediyorsun.
Okul yıllarımın en büyük hayaliydi, bu şarkıyı bütün okulun izlediği bir platformda avazım çıktığı kadar bağararak söylemek. Hatta bu hayal için bir önsöz bile kurmuştum kafamda. Ben çıkardım o platforma. Herkes pür dikkat beni izlerdi. Ardından mikrofona yaklaşıp sessizliği bozardım.
''Bu parçayı, sevgili öğretmenlerime ve tüm eğitim düzenine ithaf ediyorum! Ha bu arada, İngilizce bilmeyen öğretmenler İngilizce bilenlerin yanına gitsin!''
Tabii gerçekleşmedi bu hayalim. Ama bu şarkının yeri benim nazarımda hep ayrı, hep özel oldu. Bu şarkıda eğitim düzenine bir başkaldırı buldum. Daha sonraları ''Welcome to the machine'' parçasında makineleşmiş insan hayatına yapılan en güzel eleştriyi buldum. Yine sonraları ''Comfortably numb'' parçasında, insanların modern dünyada bir takım hırslar uğruna nasıl ''hissiz'' heriflere dönüştüğünü dinledim. Yine sonraları ''Money'' parçasında paranın bizi bir güzel hapsedişini, bize nasıl hükmettiğini ve bizim ona tapan pislikler oluşumuzu gördüm. Yine sonraları ''Wish you were here'' adlı parçada, bir insan nasıl özlenirmiş, hasret denen şey nasıl bir şeymiş onu öğrendim. Yine sonraları ''Time'' adlı eserde zamanın acımasızlığını anladım. Yine sonraları ''Echoes'' parçasında, müzik dünyasının yazılmış en güzel sözlerine ve yakalanmış en güzel müzikal ahengine rastladım. Yine daha nice Pink Floyd eserinde, nice şeye rastladım... Velhasıl Pink Floyd her seferinde bir yumruk vurmayı başarıyordu sizin yüzünüze. Ama bu yumruklar, hayatınız boyunca yediğiniz en tatlı yumruklardı.
31 Mart 2012 Cumartesi
YGS
pink floyd'un müthiş bir şarkısında dediği gibi ''what did you dream? it's allright we told you what to dream!''
bize herzaman ne hayal edeceğimizi söylediler, biz de çarkın bir diğer dişlisi olduk işte. zeki,kültürlü v.s olan değil, maalesef daha çok çalışan kazanacak. o komplike matematik soruları hayatın içinde bir boka yaramazken, o adam dershanede onun eğitimini en ince detayına kadar aldığı ve hergün çalıştığı için kazanacak bu sınavı. peki ya hayat? boşversene, siktir etmişler hayatı! sen çok siklesen ne olur?
velhasıl, hepimiz boktan birer makinayız bu dünyada. ne hayallerimiz, ne arzularımız, ne de hırsımız kalmış... bütün robot arkadaşlara başarılar ygs'de... hee bu arada bahsi geçen şarkıda bu.
bize herzaman ne hayal edeceğimizi söylediler, biz de çarkın bir diğer dişlisi olduk işte. zeki,kültürlü v.s olan değil, maalesef daha çok çalışan kazanacak. o komplike matematik soruları hayatın içinde bir boka yaramazken, o adam dershanede onun eğitimini en ince detayına kadar aldığı ve hergün çalıştığı için kazanacak bu sınavı. peki ya hayat? boşversene, siktir etmişler hayatı! sen çok siklesen ne olur?
velhasıl, hepimiz boktan birer makinayız bu dünyada. ne hayallerimiz, ne arzularımız, ne de hırsımız kalmış... bütün robot arkadaşlara başarılar ygs'de... hee bu arada bahsi geçen şarkıda bu.
30 Mart 2012 Cuma
A Clockwork Orange'ın Büyük Sırrı
Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en taşaklı filmlerinden bir olarak kabul görür Stanley Kubrick'in Otomatik Portakal'ı. Peki bu filmin konusu nasıl ortaya çıkmıştır bilir misiniz?
Birgün Kubrick reyiz bir türkle konuşur. Ve laf arasında ''eee göt sikenin, göt borcu olur Stanley'ciğim!'' lafını işitir. Bu sözden ilham alarak ortaya bu filmi çıkarır.
Birgün Kubrick reyiz bir türkle konuşur. Ve laf arasında ''eee göt sikenin, göt borcu olur Stanley'ciğim!'' lafını işitir. Bu sözden ilham alarak ortaya bu filmi çıkarır.
28 Mart 2012 Çarşamba
Biri Solo mu dedi?
27 Mart 2012 Salı
yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
meydanları zaptettiler yine.
beyazıt'ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı şahmeran'ın mağarasını.
daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
nazım hikmet ran - hürriyet kavgası
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
meydanları zaptettiler yine.
beyazıt'ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı şahmeran'ın mağarasını.
daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
nazım hikmet ran - hürriyet kavgası
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)